24.07.2009

dolma saran tavşanlarız..


















bu sabah Bekir Coşkun'un yazısını okumama sevgilim vesile oldu..

festival alanına ilk gittiğimde aklımdan geçen şey "bu konserler için ne kadar uluorta bir mekan" diye düşünmek oldu.. genelde ParkOrman, MehmetAkifErsoy Orman'ı gibi yerlerde yapıldığından, KüçükçiftlikPark bana çok gözönünde gelmişti.. (bilmeyenler için; Dolmabahçe-Maslak yolundaki lunapark alanı) göz önünde olmasından hoşlanmayışımın sebebi utanılacak çekinilecek bir durumda olmamız değidi tabii ki.. çok kısa bir süre önce konser basan, galyana gelmiş, birbirini fişteklemiş bir grubu televizyonda gözlerim yuvalarından fırlamış bir şekilde izlediğim içindi.. kendine benzemeyeni sevmeyen, sevmediği yetmezmiş gibi canına kasteteden, hatta yolda yürürken bile başına gelecekten korkan, korku içinde yaşamaya mahkum edilen bir toplumda yaşıyorum çünkü ben..

böyle şeyler yazmak bana pek uygun değil.. ben Bekir Coşkun'un yazısını kopyalıyorum buraya.. izniyle..

"Rock çocukları...

ŞARKILAR söylüyorlar...

Şarkılar onlar için ekmek-hava-su gibi...
Bir konser öncesi, sabahın ayazında, montlarına sarılmış, ıslak çimenlerin üzerine kıvranmış uyurken görmüştüm onları.

“Neyi bekliyorlar?..”

“Şarkıları...”

Çoğu birkaç dil biliyor. Her şeyi tartışmaya hazırlar. Dünyanın tümünü kendilerinin kabul ediyorlar. Onlar için ırk-dil-din ayrımı yok...

Çevre savaşçıları, küresel emperyalizme karşı duranlar, savaşlara “hayır” diyenler de onlardan çıkıyor...

Kirli dünyaya itirazları var...

Ve özgürler...

*

Küçükçiftlik Parkı’nda yerli-yabancı grupların katıldığı Unirock Festivali vardı. İşte Başbakan Harbiye’ye geçerken onları gördü.

Çocuklar dans ederek şarkılarını söylüyorlardı.

O an içinden belki “Fesuphanallah...” dedi Başbakan...

Arabanın siyah camının arkasından, gözlerini kısarak, dolma saran tavşan görmüş gibi şaşkınlıkla baktı onlara.

Nitekim ilk konuşmasında “...Giderken maalesef gençliğimizin bir bölümünün halini gördük. Üzüntü vericiydi. Böyle sınırsız-kontrolsüz bir ahlaki erozyonun olduğu yapılanma bizi dertlendiriyor” dedi...

Ne yaptı ki çocuklar?..

Babalarının iktidarında tavuk yemi ithalatı işine mi girdiler?..

Büyük çarşıların önünü bedava kapatarak haşlanmış mısır ticareti mi yapıyorlar, babalarının adını sermaye yaparak?..

Baba dostunun bursu ile okuyup, bir anda mücevherat şirketi sahibi olma olanakları da yok...

Gemicik hayalleri de olamaz...

*

Onlar şarkılarını söylüyorlar...

Niye bu kadarcık haklarını “ahlaki erozyon” sayıp, ayıplayıp, sonra da oturup dertleneceksiniz?.. Şarkı söylüyorlar, şarkı...

Cennet kadar güzel, ama yağmalanmış-çalınmış bir ülkede doğdular... Onları bekleyen kötü yaşamlara, bunalımlara, işsizliklere, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı, şarkı söyleyerek yürüyorlar.

Sadece şarkıları var... "

Hiç yorum yok: