11.06.2009

the wrestler

















hafta içi her akşam kursa gittiğim için bir heves, izlemek istediğim ne kadar film varsa indirmeye çalıştım.. bilgisayarım hep açıktı.. şimdi ise film günleri yeniden başlıyor..ancak ruh halimin gelgitleri devam ettiği için çok duygusal, çok kanlı filmlerden mümkün olduğunca uzak duruyorum.. tabii başlığa bakınca ne büyük bir hata yaptım anlamışsınızdır.. pişman değilim..

uzun süredir sıra bekleyen bir filmdi the wrestler..

Randy "The Ram" Robinson'un (Mickey Rourke) parçalara ayrılmış hayatına kısa ama derin bir bakış niteliğindeydi.. en alt tabakanın bütün baskıyı üzerinde hisseden, "mumu iki yandan yakan" ların hayatını sade bir gerçeklikle anlatmış yönetmen Darren Aronofsky.. bu gerçeklik hissini veren şeylerden en belirgin olanı sanırım Randy'nin ringe çıktığı zamanlar dışında peşinden ayrılmayan kamera ve devamlı duyduğumuz nefes sesiydi..

filmin genel gidişhatı dışında beni ayrıca etkileyen şey de Randy ve kızı Stephanie (Evan Rachel Wood) arasındaki ilişkiydi.. özellikle Randy'nin kızı için "my girl" deyişinden çok etkilendim.. ve kızlar babalarının en en zayıf noktaları sanırım.. bir günlük çok güzel bir ayrıntıydı.. içimden "şimdi herşey düzelebilir" planlarını geçirmeme sebep olacak ışığa sahipti.. ama Murphy Kanunları iş başındaydı tabii.. "bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.."

Marisa Tomei ise filmdeki başka güzel ayrıntıydı.. her ne kadar "çıplaklığı göze sokulmuş" yorumları yapılmış olsa da forumlarda, bence kıvamındaydı.. bir filmi gerçek yapan şeylerden biri bu.. hayatta böyleyse , filmde de böyle olması normal..

son olarak da, nefis müzikleri vardı filmin.. Randy'nin (ve belki Cassidy'nin de) hayatının zirvesinde olduğu, en güneşli günlerini yaşadığı zamanlara ait şarkılar.. Guns'N Roses, Quit Riot, Cindrella, Accept, Scorpions, L.A. Guns.. Randy diyordu ki;

"kahretsin, artık böyle şarkılar yapmıyorlar.. lanet 80'ler en güzeliydi.. Guns'N Roses muhteşemdi.. kesinlikle.. ve Def Leppard.. sonra o Cobain korkağı çıkıp işleri piç etti. sanki güzel vakit geçirmek suçmuş gibi.. doksanlardan nefret ediyorum.. 90'lar berbattı.."


2 yorum:

2bi dedi ki...

ya kardeşim niye sürekli sarışınların filmlerini izliyosun?
bu filmi oscar döneminde milk'le birlikte çok merak etmiştim.ama çocukluğu rocky balboa ile geçmiş olan ben
bokslu mokslu filmlerden son dönemde pek hoşlanmıyorum nedense..
ama izlemek istedim birden filmi nedense..
bunun dışında havanın sıcak olması beni çok yavaşlatıyo..tüm eylemlerim yavaşlıyo ve günde 1387 defa
çookkk sıcak diyorum boş vakitlerim çoğunu da yaşlı teyzeler gibi uyuyarak geçiriyorum..sonbahar gelsin izlerim bu filmi de :P

lunawar dedi ki...

bu çakma sarışın ama:)
sen de amma sarışın düşmanıymışsın:))
bak ben söyliyim.. sonbaharda depresyona sebebiyet verir bu film..