8.04.2009

twilight ve aklı karışık insanın fikir atlamaları

birönceki akşam izledik Twilight'ı.. önce kitabı mı okusaydım.. ama kör gözüme parmak şeklinde ortalıkta bir vampir filmi dönerken kitaba kadar beklemek zor olurdu heralde.. zaten sipariş vereceksin.. gelecek.. zaman bulacaksın.. iyisi mi izliyeyim gitsin.. hem ötekisinema'da okuduğum şu yazının üzerine iyiden iyiye merakımı cezbetti..

film kendi adıma bir vampir filmi olarak oldukça başarısız ancak bir aşk filmi olarak çok şık idi.. hatta James de olmasaydı vampir filmi olduğunu anlamayıp zavallı Edward'ı kronik kansızlık çeken bir  anti-kahraman olarak da tanımlayabilirdim.. neyse ki James vardı da biraz kan gördük 120 dakikalık vampir filminde.. (bizde öyle.. kan çıkmadan para yok..) madem vampirsin..

ama sonsuz aşklar, kaotik ilişkiler, iki aşık yüzünden lanetlenmiş şehirler, kader, havada kara bir bulut gibi asılı duran hüzün, kılıçtan keskin yasalar, hazin ölümler.. ve yine kader.. beni benden alır.. etkiler.. günlerce çıkamam kabuğumdan.. mesela Romeo&Juliet'i kaç kez izlediğim konusunda bir tahminde bulunabilirim ama The Crow konusunda tahminden bile acizim.. ve hatta bir kitabın içinde gezinmek mümkün olsaydı, sanırım ilk tercihim Melnibone'lu Elric le beraber Kaos'a ve kadere karşı savaşabilmek olurdu.. tabii Twilight tüm bunlarla tanımlanamasa da nefis bir aşk hikayesini canlandırmayı başarmış Bella ve Edward ile.. birbirlerinden ayrı olamayacaklarını, ayrılığın ikisine de ölüm getireceği o kadar güzel anlatılmış ki.. çok içlendim izlerken.. filmin 120 dakika olması da ayrıca bir güzel durum.. sindire sindire izledim.. normalde film bittikten sonra bir burukluk hissetmem gerekirdi ama o kadar kapanmamış konu kalmış ki.. kısa zamanda devam filmlerini bekliyoruz sabırsızlıkla..

tabii zihin bu.. film bittikten sonra bazı düşünceler kafamda döndü durdu.. vampir hikayelerine hayranlığıma rağmen rüyamda gördüğüm vampirin hiç de bu hikayelerdeki adamlara benzemeyen, gayet sokakta görebileceğimiz vatandaş tipinde olması ve üstelik ben onu farkedince bulunduğum binanın 2. katından hiç düşünmeden atlamam.. koşup koşup kaçamamam.. oysa ki liquid dream derslerime biraz daha vakit ayırabilseydim, şimdiye çoktan vampirdim ben de..

ya da eğer vampir hikayeleri Avrupa'nın karanlık ortaçağ hikayelerine hapsolmasaydı da bizim de vampir efsanelerimiz olsaydı.. acaba Marcus, Lestat, Edward gibi isimlerin yerlerini alacak isimler ne olurdu merakı..

sonra bir de Vampir Müberra.. Cenk Eroğlu..

biliyorum..

bitti..

6 yorum:

2bi dedi ki...

ben kitabına başladım 3 kitaplık seri şeklinde olması,
benim kitaba başladığım dönemde elif şafak'ın 'aşk'ının çıkmış olması ve benim o kitaba da başlamam,
twiglight ın bendeki ilgisini azalttı ama okumakta istiyorum çok basit az yorucu başlamıştı oysa :)
devam filmi çekilecekmiş ondandır sonunun havada kalması kitap uyarlamalarını izlemeyi pek sevmiyorum ben
o yüzden birinden birini tercih ediyorum ya filmi izliyorum
ya kitabı..gerçi bu genç yakışıklı vampir için izlenir mi bilemiyorum?..

lunawar dedi ki...

açıçası kitabını okuduğum bir hikayeyi film olarak izlemek benim de pek hoşuma gitmez.. Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'ni izlediğimde karar vermiştim buna..
ama bir yandan da genelde zaten film ve kitap o kadar bağımsız oluyor ki birbirinden..
bence özellikle sen izlemelisin.. süper aşk filmi.. ;)
ha bir de Anne Rice'ın Lestat'ı var.. filmi can sıkıntısına defalarca kez izledim.. ama kitap zaten o kadar alakasız ki filmle..
bir Lestat tutuyor nerdeyse:))

annie dedi ki...

vampir deyince akla ilk lestat, marius gibi abiler geliyo heralde ha bir de benim hayranı olduğum strahd.. öle bir abi! insanın 'kurbanın olayım senin beeh' diyesi geliyor.. alışmamışız tabi güneşe çıkınca parlayan, kendini vejeteryan yapan vampirlere.. ama edward ve ailesinin vampir olduğu gerçeğini unutunca gerçekten güzel bir film çıkıyor ortaya.. hani anlıyorsun işte aşıklar birbirlerine.. sonunda ee nolucak şimdi gibilerinden kalsak da iyi olmuş, güzel olmuş bence

Tijin dedi ki...

twilight hakkında o kadar muhabbetten sonra izlemek için olmadığım akşamın seçilmesini esefle kınıyorum.
Robert Pattinson Edward olarak epey bir hayran edinmiş kendisine ama ben onu Cedric olarak hatırladığım için
vampir halini gözümde canlandıramıyorum.(filmi seyredemediğim için de olabilir tabii:))
Strahd von Zarovic bu hassas! vampirleri görse ölebilmeyi isterdi herhalde."I am the ancient, I am the land"

lunawar dedi ki...

ben haftasonu bir gündüz seansı yapabilirim senle..

suiwar dedi ki...

Ben de katilabiliri izletiye....