15.04.2008

bisiklet ve büyücü

kendimi dengesizliğin sembolü olarak görecek kadar aşırıya kaçabilirim.. duygusal alışverişlerini yoluna koyamamış bir insanım..
ya çok severim ya nefret ederim.. bu sadece bir bardak olabilir..
sık sık depresyona girip sıradan bir günde hiç sebepsiz yere etrafımdakilerin sinirlerini bozacak kadar keyifli olabilirim..
ağzımdan çıkacak ilk sesten irkilecek kadar uzun süre konuşmayabilirim..

yaptığım şey herneyse tadını kaçıracak kadar çok yaparım..

evet biraz abartmış olabilirim ama hep abartırım..
beni bilenler anlattığım şeylerin abartılmış olduklarını bildiklerinden kendi kafalarında bazı derecelemeler yaparlar..
bunu bildiğim için çoğu zaman anlatmaya "abartmıyorum" diye başalarım..
evet dengesizim.. ve bütün çocukluğum ayağım yere basmadan bir çift tekarleğin üzerinde geçti..
kendi hayatımı, başkalarının hayatlarını hatta kardeşimin hayatını bile tehlikeye attım.. (bunu o zaman anlayamayacak
kadar küçüktüm diye avutuyorum kendimi..)
hayatım boyunca rengi "pembe" olan başka birşeye sahip oldum mu bilemiyorum ama pespembe, koskocaman bir bisikletim oldu.. eğer maddenin bir ruhu varsa o da beni, benim onu sevdiğim kadar sevmiş olmalı..

dengesizliğin timsali olan ben.. tanıdığım en iyi dengede duran insan oldum.. büyücüyle tanışana kadar.. şimdi bir bisikletim bir de bisiklet büyücüm var.. her ne kadar baharlarda polenler yüzünden burnumu koparıp, damağımı kazımak istesem de bu bahar başka bir güzel geçecek..

**Yayoo.. naz etme al şu bisikleti.. ormanda keneler bizi bekler..

Hiç yorum yok: