1.08.2008

lars and the real girl

2008 if! istanbul'da gösterime giren ve sessiz sedasız kayıplara karışan bir film lars and the real girl..

lars "hayallerinin kızı(!)" nı bulmuş belki de kasabanın en şanslı adamıdır.. filmde kocaman gerçek üstü bir sevgi var.. izlerken ilk başta lars'ın ailesinin içine düştüğü durumlar yüzünden stres ve sıkıntıyla oflayıp puflasam da bir süre sonra kasabanın kahramanca ve içten davranışıyla ister istemez hayaller alemine daldım.. hatta o kadar ki ben bile bianca'nın gerçek olduğunu hissedip, giydiği pantolonun ayakkabılarıyla ne kadar da uyumsuz olduğunu düşünmeden edemedim..

ancak filmin hikayesinin dışında bir lars'ın abisi rolündeki Paul Schneider'in içinde bulunduğu durumla ilgili halleri beni keyiften öldürdü diyebilirim..

izlemeyenler bu paragrafı okumasın  lütfen;

filmin beni en çok etkileyen sahnelerinden biri, lars ve bianca'nın beraber gittikleri bir ev partisinde geçen küçük bir sahne.. lars ve bianca bir grup hatunla beraber muhabbet etmektedir.. lars gruptaki bayanlardan birine içki almak için gruptan ayrılır.. içkiyi alırken uzaktan gruba bakmaktadır.. bianca'yla  gözgöze gelir.. bakışırlar.. lars sevgiyle gülümser.. işte o bakışı gördükten sonra bianca'nın gerçek olmadığını kimse söyleyemez..

işte bakışlarıyla bir kadını ve bir aşkı "gerçek" yapan oyunculuğu sayesinde filmde sadece Ryan Gosling için bile izlemeye değer..

ha bir de unutmadan.. filmdeki kasaba gördüğüm en güzel kasabalardan biriydi.. geniş caddeler, durgun havasıyla zaten birçok şeyi yaşayıp görmüş, en küçük kıpırtıya hasret bir hali vardı..

Hiç yorum yok: