bugün hep beraber Blenheim Palace'a gittik, bahçecilikle ilgili bir fuar için.. şaraplar, biralar, peynirler, soslar tattık.. bin bir çeşit bitki sevdik.. deniz kıyısından toplanmış ağaç parçalarıyla yapılan eşyaları ve bu güzel at heykellerini gördük..
bu sarayın bahçesine şemsiyeni dikip piknik yapabiliyorsun.. saatlerce güneşlenip vakşit geçirebiliyorsun.. gölünde (balıkları tekrar suya atmak koşuluyla!) avlanabiliyorsun.. hatta triatlon yarışına katılabiliyorsun..
onda birini neredeyse bütün bir öğleden sonra zor bitirdiğimiz sarayda hiç birşey tarihi bir mekan geziyormuşsun havasında değildi.. çalışanlar "yassak" demiyorlardı.. hatta bir görevli içeride koşuşturabilmemiz için kapanış saati geçmiş olmasına rağmen bizi Pleasure Garden'a bile soktu.. Harry Potter'ın o güzel labirentinden tek farkı güneşli ve neşeli olmasıydı:)