25.08.2009

galata fotoğrafhanesi















yandaki fotoğrafın konuyla bir alakası yok.. sadece ben çok sevdim diye orda.. bi de nazar değmesin diye tabii..

çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir iş için ikinci girişimimdeyim..

fotoğraf çekmek benim için hep çok özel olmuştu ama o kadar özel davranamadım sanırım..

üniversite yıllarındaki fotoğrafçılık kulübü girişimimi saymassak..

şimdi Galata Fotoğrafhanesi'nde bu konudaki ilk ciddi eğitimimi almaya başladım.. temel fotoğraf bilgisi atölyesine katılıyorum.. devamı da olacak diye umuyorum.. daha sadece iki ders gittim.. ilki tanışmayla geçti.. ikinci derste ise genel fotoğraf çekme girişimlerimde yaptığım bir hatayla ilgili bilgi aldım.. işte o zaman çok heyecanlandım ve keyiflendim.. bir de haftanın iki günü kuzenimle buluşup Galata'ya gidiyor olmak da çok keyifli.. bir de bana inanan birilerinin olması..

**GökçeKız.. beni dövseydin bu kadar ikna edici olamazdın heralde!!

23.08.2009

Luna wants to back in town..



başaramadığım zaman bırakıp gidebiliyorum..

tüm algımı tüm dünyaya kapatabiliyorum..

14.08.2009

in Bruges
















2 tetikçi

1 patron

1 uyuşturucu satıcısı, dolandırıcı kadın

1 Rus

1 dolandırıcı, tek gözü kör adam

1 "bodur" oyuncu, uyuşturucu bağımlısı

1 hamile otelci kadın

2 Kanadalı

benim ruh halimden mi bilemiyorum,  yönetmenin (Martin McDonagh) bütün ters köşelerini sevdim.. bazıları abartılı da olsa..

bir görevi tamamlayan iki tetikçi, patronları tarafından (Ralph Fiennes) Belçika'nın Bruges kentine geçici bir süre tatile gönderilirler.. orada patronları tarafından seçilen bir otelde yaklaşık iki hafta geçirip, telefon beklemeleri gerekmektedir.. sakin bir ruh haline sahip Ken (Brendan Gleeson) ortaçağdan kalma şehrin tadını çıkarmaya çalışırken, ortağı Ray (Colin Farrell) neden orda olduklarını sorgulayıp, huysuzluk eder ve kendini bir iç hesaplaşmanın içinde bulur.. tabii hiç birşey böyle sakin kalmayacaktır.. Belçika'nın biralarını yudumladıkları her an belaya bir adım daha yaklaşırlar.. sonra yukarıda gördüğünüz liste devreye girer..

Ralph Fiennes'in romantik bir aşık mı yoksa psikopat bir katil mi olduğu konusunda hala kararsızsanız, bir de bu filmi izlemenizi öneririm..

13.08.2009

tatil dönüşü süprizi

















tatile gideceğimiz akşam, otobüse binmişken ve daha İstanbul'dan çıkmamışken, öyle bir yağmur yağdı ki.. balkondaki bütün fidelerim kırıldı zannettim..

ama kuzenim onlara çok güzel bakmış.. üşenmemiş gelip sulamış.. resimde gördüğünüz, biberlerin 2. hasadı.. domateslerin daha ilk.. ama bunlar beklediğim pembe domatesler değil.. onlar kocaman çiçekler olarak kaldılar.. sonra da çiçekleri kurudu.. ben neden domatese dönüşmedi bu devasa çiçekler derken, PDA grubundan bana bir yardımcı geldi.. işte bahçecilikle ilgili öğrendiğim bir bilgi daha.. dışarıdan aldığımız domateslerin (çekirdekten elde edilen ya da fide olarak satın alınan) fidelerinde oluşan çiçeklerin (benim önceki senelerde yetiştirdiklerim gibi..) döllenmeye ihtiyacı olmazmış.. ama bu sene yetiştirmeye çalıştığım pembe domatesler gibi tamamen organik olanlarda döllenme şartmış.. yoksa çiçekler kuruyup gidermiş.. tabii döllenme için de arılar şart.. ne yazık ki balkonda hiç arı yok.. işte bu yüzden ikinci çiçekleri bekliyorum.. bir yöntem öğrendim.. deneyeceğim.. eğer başarılı olursam size de anlatırım..

11.08.2009

kekik





















şu yandakiler kekik.. hem de dağ kekiği..

bir haftadır yoktum ya.. işte sebebi.. yıldızların altında uyumaya gittik.. sevgilim ve ben.. ve bize katılan nefis arkadaşlar..

anlatmaya dilim varmıyor..

sondan önceki gün Winmaker ve Suiwar'ın peşine takılarak Likya Yolundan şelalelere ulaşmayı denedim.. 10 senelik sandaletlerim parçalandı.. yükseklikten başım döndü.. hiç görmediğim bir cins kertenkele gördüm.. bir kaplan kelebeği suratıma kondu.. ve her sabah domateslerin üzerine serptiğim dağ kekiklerinden topladım.. topladık..